Antikoagülan İlaçlar ve Omega-3: Kanama Riskini Artırır mı?
TÜM ÜYELERİMİZE KARGO BEDAVA
Sepetim
Sepetinizde ürün bulunmamaktadır
Ara Toplam :
KDV (%KDV (%1) :
Kargo Ücreti:
Toplam :
Sepet

Antikoagülan İlaçlar ve Omega-3: Kanama Riskini Artırır mı?

Yayınlanma Tarihi: 28.05.2025

Güncelleme Tarihi: 28.05.2025

Antikoagülan İlaçlar ve Omega-3: Kanama Riskini Artırır mı?

İçindekiler

    Omega-3 yağ asitleri, kardiyovasküler sağlık üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından tercih edilmektedir. Ancak bu biyolojik aktif yağ asitlerinin, özellikle antikoagülan ilaçlar ile birlikte kullanıldığında kanama riski oluşturup oluşturmadığı sıkça sorulmaktadır. Bu sorunun yanıtı, doz, bireyin sağlık durumu ve kullanılan ilacın tipi gibi değişkenlere bağlıdır.

    Omega-3’ün içerdiği eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA), pıhtı oluşum sürecinde rol alan trombosit fonksiyonları üzerinde etkili olabilir. Klinik öneme sahip bu özellik, bazı kaynaklarda "omega-3 antikoagülan etkisi" olarak ifade edilmektedir. Gerçekten de, yüksek dozlarda alınan EPA'nın, trombosit agregasyonunu baskılayabildiği gösterilmiştir [1].

    Ancak omega-3’ün bu etkisi, yaygın kan sulandırıcı ilaçlar olan warfarin, aspirin, heparin ve doğrudan etkili oral antikoagülanlar (DOAK) ile karşılaştırıldığında daha hafiftir. Nitekim Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), omega-3 yağ asitlerinin 5 grama kadar olan günlük dozlarının sağlıklı bireylerde önemli bir kanama riski oluşturmadığını belirtmiştir [2].

    Özellikle antitrombotik ilaç tedavisi gören hastalarda, omega-3 ile birlikte kullanım kararı bireysel düzeyde değerlendirilmelidir. Bazı çalışmalarda, bu kombinasyonun kanama süresi üzerinde hafif değişikliklere yol açtığı bildirilmiştir. Ancak bu değişiklikler, çoğu zaman klinik açıdan müdahale gerektirecek düzeye ulaşmaz.
     

    Omega-3’ün biyoyararlanımı, kaynak yağına ve formuna göre değişir. Konuyla ilgili daha fazla bilgiye balık yağı, krill yağı mı, algal yağ mı? yazımızdan ulaşabilirsiniz.
     

    Bu makalede, omega-3 ile kan sulandırıcı ilaçlar arasındaki etkileşim detaylı biçimde incelenecek; risk faktörleri, klinik senaryolar, güncel kılavuz görüşleri ve doz önerileri doğrultusunda bilgiler sunulacaktır. Amaç, halk sağlığına yönelik güvenli kullanım çerçevesi oluşturmaktır.
     

    Omega-3 Kan Sulandırıcı mı? Mekanizma Kısa Özeti

    Omega-3 yağ asitleri, özellikle eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA), trombosit fonksiyonu üzerinde biyolojik etkiler gösterir. Trombosit agregasyonu olarak bilinen pıhtı oluşum sürecinde, bu yağ asitlerinin bazı inhibitör etkiler oluşturabildiği bilinmektedir. Özellikle EPA, trombositlerin birbirine tutunmasını sağlayan maddelerin salınımını azaltabilir. Bu da, teorik olarak, kanama riskini etkileyebilecek bir değişim anlamına gelir.

    American Heart Association tarafından yayımlanan bir çalışmada, yüksek doz omega-3 alımının antiplatelet aktiviteyi artırabildiği ve bazı durumlarda kanama süresini uzatabileceği belirtilmiştir [1]. Ancak bu etki, genellikle günde 3 gramın üzerinde EPA/DHA alan bireylerde gözlemlenmiştir.

    Normal seviyelerdeki takviye dozlarında (günlük 1–2 gram), sağlıklı bireylerde klinik olarak anlamlı bir kan sulandırıcı etki ortaya çıkma ihtimali oldukça düşüktür. Bu durum, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından da 2012’de yayımlanan güvenlik raporunda desteklenmiştir [2].

    Bu noktada, omega-3’ün kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte kullanıldığında farmakodinamik etkileşim potansiyeline sahip olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Özetle, omega-3 yağ asitleri doğrudan bir “kan sulandırıcı” olmasa da, antitrombotik etki gösteren bir bileşik olarak kabul edilmektedir.
     

    Daha fazla bilgi için: omega-3 nedir başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
     


    Antikoagülan İlaç Sınıfları ve Omega-3 ile Olası Etkileşimler

    Omega-3 yağ asitlerinin, antikoagülan ilaçlarla birlikte kullanıldığında kanama riski oluşturup oluşturmadığı, hastalar ve hekimler tarafından sıkça sorulan bir konudur. Bu sorunun yanıtı, kullanılan ilacın türüne ve kişinin sağlık durumuna göre değişebilir. Aşağıda en sık kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar ile omega-3 yağ asitleri arasındaki potansiyel etkileşimler özetlenmiştir.


    Warfarin (Varfarin) ve Omega-3 Etkileşimi

    Warfarin, K vitamini antagonisti olarak çalışan ve INR takibi gerektiren bir antikoagülandır. Omega-3 alımının INR üzerinde belirgin bir değişikliğe neden olup olmadığı konusunda farklı çalışmalar mevcuttur.

    Bir sistematik inceleme, günde 3 gramın altında alınan EPA+DHA dozlarının warfarin ile birlikte kullanıldığında INR değerinde anlamlı bir artışa neden olmadığını ortaya koymuştur [1]. Ancak bazı bireylerde, özellikle yaşlı hastalarda veya birden fazla ilaç kullananlarda, INR’de yükselme bildirildiği için dikkatli olunmalıdır.
     

    Omega-3 dozunun belirlenmesi için günlük omega-3 ihtiyacı başlıklı içeriği inceleyebilirsiniz.
     


    Aspirin ile Birlikte Kullanım

    Aspirin, trombosit agregasyonunu inhibe ederek kan sulandırıcı etki gösterir. Omega-3 de trombosit fonksiyonlarını baskılayabildiği için bu kombinasyon teorik olarak kanama eğilimini artırabilir. Ancak, düşük doz aspirin (75–100 mg) ile birlikte alınan omega-3 takviyelerinin kanama komplikasyonuna yol açtığına dair güçlü bir kanıt bulunmamaktadır.

    Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) kılavuzlarına göre, kardiyovasküler risk taşıyan bireylerde bu kombinasyon hekimin gözetimi altında önerilebilmektedir.


    Clopidogrel ve Diğer Antiplatelet İlaçlar

    Clopidogrel, P2Y12 inhibitörleri grubunda yer alır. Bu ilaç da trombosit fonksiyonlarını baskılar. Omega-3 ile birlikte kullanımında sinerjik bir antiplatelet etki oluşabilir. Ancak, bu sinerjinin klinik olarak anlamlı bir kanama artışına neden olduğunu gösteren yüksek kalitede veri yoktur.

    Bu kombinasyon genellikle stent sonrası veya ikili antiplatelet tedavi sürecinde gündeme gelir ve hasta özelinde değerlendirilmelidir.


    Heparin ve Düşük Molekül Ağırlıklı Heparinler

    Heparin, intravenöz veya subkutan yolla uygulanan bir antikoagülandır. Omega-3 ile birlikte kullanıldığında, aPTT gibi pıhtılaşma testlerinde anlamlı bir değişiklik yaratmadığı bildirilmiştir. Ancak, yoğun bakımda izlenen hastalarda bu kombinasyonlar için bireysel doz ayarlaması gerekebilir.


    Yeni Nesil Antikoagülanlar (DOAK/NOAK)

    Dabigatran, rivaroxaban ve apixaban gibi yeni nesil doğrudan etkili antikoagülanlar (DOAK'lar), giderek yaygınlaşmaktadır. Bu ilaçlarla omega-3’ün birlikte kullanımı üzerine yapılan çalışmalar sınırlıdır. Ancak mevcut literatür, güvenlik profilinde önemli bir değişiklik gözlemlenmediğini göstermektedir [2].


    Kanama Riski Ne Kadar? Güncel Klinik Kanıtlar

    Omega-3 takviyeleriyle ilişkili en sık gündeme gelen güvenlik sorusu, kanama riskinde artış olup olmadığıdır. Bu durum özellikle antikoagülan veya antiplatelet tedavi gören bireylerde önemlidir. Toplumda yaygın bilinen “balık yağı kanama yapar” düşüncesi, büyük oranda doz bağımlı etkilerle ilişkilidir. Güncel araştırmalar, bu konudaki bilimsel verileri netleştirmiştir.


    Doz-Etki İlişkisi: Ne Kadar Omega-3 Risk Yaratır?

    2009 yılında yayınlanan ve 25 farklı çalışmanın analiz edildiği bir meta-analiz, omega-3 alımının (EPA+DHA toplamı) 3 gram/gün altında tutulması durumunda kanama riskini anlamlı düzeyde artırmadığını göstermiştir [1]. Bu dozun üzerindeki alımlarda ise özellikle pıhtılaşma süresi (ör. kanama zamanı, INR, aPTT) üzerinde sınırlı ama izlenebilir değişiklikler rapor edilmiştir.

    Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) de benzer şekilde, günde 5 grama kadar olan EPA+DHA dozlarının sağlıklı bireylerde güvenle kullanılabileceğini belirtmiştir [2].


    Klinik Durumlarda Kanama İzlemi Gereken Durumlar

    Bazı bireylerde, özellikle aşağıdaki koşullar altında, kanama potansiyeli daha dikkatle izlenmelidir:
     

    • Antikoagülan ilaç kullanımı (warfarin, DOAK, heparin vb.)
    • Trombosit sayısının düşük olması
    • Karaciğer yetmezliği
    • Major cerrahi öncesi veya sonrası dönem
       

    Bu hasta gruplarında omega-3 kullanımı değerlendirilirken, sadece doza değil, mevcut kanama riski faktörlerine de dikkat edilmelidir. Özellikle cerrahi girişim öncesinde omega-3’ün kesilme süresi hasta bazında belirlenmelidir.


    Omega-3 ile Spontan Kanama Vakaları

    Yayımlanan olgu bildirimlerinde, yüksek doz omega-3 kullanımına bağlı olarak burun kanaması, deri altı morarma veya gastrointestinal sistemde küçük çaplı kanamalar bildirilmiştir. Ancak bu vakaların büyük bölümü eş zamanlı aspirin veya warfarin tedavisi gören bireylerde ortaya çıkmıştır [3].


    Uzman Kurumların Görüşü
     

    • Amerikan Kardiyoloji Koleji (ACC), omega-3’ün düşük dozlarda kullanımıyla ilişkili belirgin bir kanama artışı saptanmadığını belirtir.
    • Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ise, antiplatelet ilaç kullanan bireylerde ek risk yaratmayan takviye olarak değerlendirilebileceğini bildirir.
    • Mayo Clinic tarafından yayınlanan kılavuzda, omega-3’ün antikoagülan ilaçlarla birlikte kullanımında hekime danışılması gerektiği vurgulanır.

    Risk Faktörleri ve Güvenli Kullanım Rehberi

    Omega-3 yağ asitlerinin kan sulandırıcı etkileri, her birey için aynı düzeyde risk oluşturmaz. Klinik öneme sahip yan etkiler, bazı gruplarda daha yüksek oranda görülebilir. Bu nedenle, kişiye özel risk değerlendirmesi yapılmadan omega-3 takviyesi başlatılmamalıdır.


    Kimler Daha Dikkatli Olmalı?

    Omega-3 takviyesiyle birlikte kanama potansiyeli artabilecek bazı klinik durumlar:
     

    • Yaşlı bireyler: Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının azalması, çoklu ilaç kullanımı (polifarmasi) ve damar hassasiyeti nedeniyle kan sulandırıcı + omega-3 kombinasyonu dikkatle değerlendirilmelidir.
    • Antikoagülan kullanan hastalar: Özellikle warfarin, dabigatran veya heparin kullananlarda, pıhtılaşma testleri (INR, aPTT) yakından izlenmelidir.
    • Kanama bozukluğu öyküsü olanlar: Geçirilmiş spontan kanamalar, hemofili gibi hastalıkları olan bireylerde risk yüksektir.
    • Gastrointestinal ülser öyküsü olanlar: Omega-3’ün mide mukozası üzerindeki etkileri, mevcut mukozal zedelenmelerde kanama riskini artırabilir.
       

    Bu gruplarda omega-3 kullanımı mutlaka hekim gözetiminde ve bireyselleştirilmiş dozla yürütülmelidir.


    Cerrahi Öncesi Omega-3 Kesilmeli mi?

    Amerikan Anesteziyoloji Derneği (ASA), antiplatelet etkisi olan takviyelerin, majör cerrahiler öncesinde kesilmesini önermektedir. 2017 yılında yayımlanan bir derlemede, yüksek doz omega-3 kullanan bireylerde cerrahi sırasında kanama ihtimalinin artabileceği, ancak bu etkinin düşük dozlarda klinik olarak anlamlı bulunmadığı bildirilmiştir [1].

    Genel öneri şu şekildedir:
     

    • 3 gram/gün ve üzeri omega-3 kullanan bireyler, majör cerrahiden en az 5–7 gün önce takviyeyi bırakmalıdır.
    • Düşük doz (1–2 gram/gün) kullananlarda, operasyonun türüne göre karar verilmelidir.
    • Diş çekimi gibi küçük müdahalelerde çoğu zaman kesintiye gerek duyulmaz; ancak hastanın eş zamanlı kullandığı ilaçlar bu kararı etkileyebilir.
       

    Omega-3 Doz Ayarlamasında Nelere Dikkat Edilmeli?

    Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte omega-3 kullanacak bireyler için doz önerisi genel olarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
     

    Durum Günlük Omega-3 (EPA+DHA) Dozu İzlem Önerisi
    Sağlıklı birey, ilaç kullanmıyor 1.000 mg İzlem gerekmez
    Aspirin kullanan birey 1.000–2.000 mg Hekim görüşü önerilir
    Warfarin / DOAK kullanan birey < 1.000 mg INR / aPTT izlenmeli
    Majör cerrahi planlanan birey 0 mg (öncesinde kesilmeli) Cerrahın kararı gerekli


    Kullanım miktarı hakkında detaylı tablo için omega-3 günlük ihtiyaç tablosu içeriğini inceleyebilirsiniz.
     


    Uygulamada Pratik Araç: Omega-3 – İlaç Etkileşim Tablosu

    Omega-3 takviyesi kullanan bireylerde, eş zamanlı olarak reçete edilen antikoagülan ve antiplatelet ilaçlar ile oluşabilecek etkileşimleri değerlendirmek için özet tablo kullanımı klinik karar alma sürecini kolaylaştırabilir. Aşağıda yer alan tablo, en sık karşılaşılan ilaç grupları ile omega-3'ün birlikte kullanımında dikkat edilmesi gereken başlıca noktaları sunmaktadır.


    Omega-3 ve Antikoagülan / Antiplatelet İlaçlarla Olası Etkileşimler

    İlaç Grubu Örnek İlaçlar Omega-3 ile Etkileşim Riski Klinik İzlem Önerisi
    K vitamini antagonisti Warfarin INR’de artış olasılığı (doza bağlı) Düzenli INR takibi Hekim kontrolünde doz ayarı
    Trombosit agregasyon inhibitörleri Aspirin, Clopidogrel Antiplatelet etki artışı Minör kanama potansiyeli Kanama semptomlarına karşı dikkatli olunmalı Cerrahi planı varsa hekimle görüşülmeli
    Doğrudan etkili antikoagülanlar (DOAK) Dabigatran, Rivaroxaban, Apixaban Etkileşim riski düşüktür Klinik veri sınırlı Yüksek dozda omega-3 kullanılacaksa doz bireyselleştirilmeli
    Heparin ve türevleri UFH, LMWH (Enoxaparin) Klinik etki sinerjisi aPTT’de değişiklik olabilir Yatan hasta grubunda izlem önerilir Kanama öyküsü sorgulanmalı


    Not: Tablo, genel bilgilendirme amacı taşır. Tüm ilaç doz ayarlamaları ve risk değerlendirmeleri hekimin inisiyatifiyle yapılmalıdır.


    Etkileşimlerin Yönetiminde Temel İlkeler
     

    1. Doz titrasyonu yapılmadan yüksek doz omega-3 başlanmamalıdır.
    2. Tedavi süresince INR, aPTT, hemoglobin ve trombosit değerleri düzenli takip edilmelidir.
    3. Kanama belirtileri (burun kanaması, morarma, dışkıda gizli kan) açısından hasta bilgilendirilmelidir.
    4. Cerrahi öncesi omega-3 bırakılma süresi ilaca ve girişim türüne göre belirlenmelidir.
       


    Günlük kullanım miktarlarının yaşa ve klinik duruma göre düzenlenmesi için omega-3 günlük ihtiyaç tablosu başlıklı içeriği inceleyebilirsiniz.


    “Doğal Kan Sulandırıcı” İddiası: Efsaneler ve Gerçekler

    Omega-3 yağ asitleri, halk arasında sıklıkla “doğal kan sulandırıcı” olarak tanımlanmaktadır. Bu ifade, genellikle balık yağı veya deniz kaynaklı omega-3 takviyeleri için kullanılmakta; ancak bu tanım bilimsel temelden uzak ve genelleyici bir ifadedir. Omega-3’ün pıhtılaşma süreci üzerindeki etkileri bazı bileşenlere ve dozlara bağlıdır. Her omega-3 kaynağı aynı etkiyi göstermemektedir.


    Omega-3 Gerçekten Doğal Antikoagülan mı?

    EPA ve DHA’nın biyolojik etkileri arasında trombosit agregasyonunu azaltma ve endotel fonksiyonlarını iyileştirme gibi antitrombotik mekanizmalar yer alır. Bu nedenle, omega-3’ün kanın akışkanlığını artırıcı etkisi, özellikle yüksek dozlarda gözlemlenebilir. Ancak bu etki, warfarin gibi farmakolojik antikoagülanlarla karşılaştırılabilecek düzeyde değildir.

    Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ve Amerikan Kalp Derneği (AHA), omega-3’ü tam anlamıyla antikoagülan olarak sınıflandırmamaktadır, fakat antitrombotik profilinin klinik fayda sağlayabileceğini kabul etmektedir [1].


    Doğal Kan Sulandırıcılar Arasında Karşılaştırmalı Konum

    Bitkisel ve hayvansal kaynaklı bazı besinler, dolaşım sistemi üzerinde benzer mekanizmalarla etki gösterebilir:

    Besin / Bileşen Etki Mekanizması Klinik Değeri
    Omega-3 (EPA/DHA) Trombosit fonksiyonunu baskılar Doza bağlı etki
    Zencefil Tromboksan sentezini baskılar Etkisi düşük düzeydedir
    Sarımsak Fibrinolitik aktiviteyi artırabilir Yüksek miktarda tüketim gerekebilir
    Zerdeçal (Kurkumin) NF-κB ve pıhtılaşma faktörleri üzerinde etki gösterir Kanıt düzeyi düşüktür


    Bu besinlerin hiçbiri reçeteli antikoagülan ilaçların yerine kullanılmamalıdır. Omega-3, bu doğal maddeler arasında en çok çalışılmış ve standardize edilebilen bileşiktir.


    Efsanelerle Gerçekler Arasındaki Fark
     

    Yaygın İddia Bilimsel Gerçek
    Omega-3 her dozda kanı sulandırır Yalnızca yüksek dozlarda etkili olabilir
    Omega-3, ilaç yerine kullanılabilir Antikoagülan tedavi yerine geçmez
    Tüm balık yağları aynı etkiyi gösterir EPA/DHA oranı, form ve saflık etkiler
    Omega-3 kullanımı kanamaya neden olur Düşük dozlarda bu risk düşüktür

     


     

    Sık Sorulan Sorular (FAQ)

    Bu bölümde, omega-3 yağ asitlerinin antikoagülan ilaçlarla etkileşimi ve kanama riski konusunda sık yöneltilen sorulara, bilimsel kaynaklara dayalı kısa ve doğrudan yanıtlar sunulmaktadır.


    Omega-3 kan sulandırır mı?

    Yanıt: Omega-3, özellikle EPA içeriği yüksek dozlarda trombosit agregasyonunu azaltabilir. Ancak düşük dozlarda bu etki klinik açıdan anlamlı değildir. Amerikan Kalp Derneği, 3 gram altındaki takviyelerde kanama riskinin düşük olduğunu belirtmektedir [1].


    Warfarin kullanan bireyler omega-3 takviyesi alabilir mi?

    Yanıt: Alabilirler; ancak INR düzeyleri düzenli olarak takip edilmelidir. Özellikle yüksek doz omega-3 (≥3 gram/gün) kullanımı planlanıyorsa, warfarin ile etkileşim olasılığı artar. Hekim kontrolü zorunludur.


    Omega-3 pıhtılaşma süresini uzatır mı?

    Yanıt: Yüksek dozda EPA/DHA alımı, kanama zamanı ve aPTT gibi pıhtılaşma parametrelerini hafifçe uzatabilir. Ancak bu değişiklikler, çoğu bireyde klinik müdahale gerektirmez [2].


    Cerrahi öncesi omega-3 bırakılmalı mı?

    Yanıt: Planlanan cerrahi girişim büyük ölçekliyse ve birey 3 gram/gün veya üzerinde omega-3 kullanıyorsa, takviye genellikle 5–7 gün önceden kesilmelidir. Bu süre, operasyonun türüne ve eş zamanlı kullanılan ilaçlara göre değişebilir. Amerikan Anesteziyoloji Derneği bu konuda dikkatli olunmasını önerir [3].


    Balık yağı ile aspirin aynı anda alınabilir mi?

    Yanıt: Evet, alınabilir. Ancak her iki madde de trombosit fonksiyonlarını baskıladığı için, küçük çaplı morarma ve burun kanaması gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Düşük doz aspirin (75–100 mg) ile birlikte günlük 1–2 gram omega-3 genellikle güvenlidir, fakat düzenli izlem önerilir.


    Omega-3 içeren doğal kan sulandırıcılar var mı?

    Yanıt: Omega-3’ün dışında zencefil, sarımsak, zerdeçal gibi bazı bitkiler de trombosit fonksiyonlarını etkileyebilir. Ancak bu maddelerin etkileri standardize edilemez. Omega-3 bu anlamda en çok çalışılmış ve doz kontrollü uygulanabilen doğal antitrombotik bileşendir.


    Antikoagülan + omega-3 kullanan yaşlı bireylerde izlem önerisi nedir?

    Yanıt: Yaşlı bireylerde karaciğer ve böbrek fonksiyonları azaldığı için kanama riski artabilir. Ayrıca çoklu ilaç kullanımı da dikkate alınmalıdır. Hekim gözetiminde doz ayarı yapılmalı, gerekli durumlarda INR, aPTT ve trombosit sayısı izlenmelidir.


     

    Sonuç: Omega-3 ve Antikoagülan İlaçlar Birlikte Kullanılabilir mi?

    Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle EPA ve DHA içeren formlarının, trombosit fonksiyonu ve pıhtılaşma süreçleri üzerinde ölçülebilir biyolojik etkileri vardır. Ancak bu etki, genellikle doz bağımlıdır ve 3 gram/gün altındaki kullanımlarda kanama riskinde anlamlı bir artış gösterilmemiştir [1].

    Antikoagülan ilaçlarla birlikte omega-3 kullanımının, özellikle warfarin gibi K vitamini antagonistleri veya aspirin gibi antiplatelet ajanlarla birlikte değerlendirildiğinde, potansiyel etkileşim riski taşıdığı unutulmamalıdır. Bu nedenle, birlikte kullanım kararı:
     

    • Kişinin klinik geçmişi,
    • Kullandığı ilaçların türü ve dozu,
    • Girişimsel işlemler veya ameliyat planı
       

    gibi faktörlere göre bireyselleştirilerek verilmelidir.


    Hekim Kontrolü Olmadan Kullanılmamalıdır

    Antikoagülan tedavi gören bireylerde omega-3 kullanımına başlanmadan önce uzman hekim görüşü alınmalıdır. Omega-3’ün doğal bir madde olması, ilaç etkileşim riski taşımadığı anlamına gelmez. FDA, EMA ve EFSA gibi düzenleyici kurumlar da bu konuda dikkatli olunmasını önermektedir [2].


    Bilinçli Kullanım için Temel İlkeler

    • Yalnızca klinik olarak endikasyonu olan bireylerde kullanılmalı.
    • Doz, günlük ihtiyaç tablosuna uygun olarak belirlenmeli.
    • Antitrombotik ilaçlarla birlikte alınıyorsa kanama semptomları izlenmeli.
    • Cerrahi girişim öncesi planlamalarda 5–7 gün önceden kesilmesi düşünülmeli.
    • Düzenli laboratuvar kontrolleri yapılmalı (INR, aPTT, trombosit sayısı).

     

     

    Ürünlerimiz ilaç değildir, gıda takviyesidir. Herhangi bir hastalığın önlenmesi veya tedavi edilmesi amacıyla kullanılamaz. Gıda takviyeleri normal beslenmenin yerine geçemez. Hamilelik veya emzirme döneminde ilaç ve gıda takviyesi kullanma konusunda doktorunuza danışınız. Tüm ürünlerimiz T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlı ve onaylıdır.

    iyzico
    Bu site Turmedya. tarafından hazırlanmıştır