Kaygı Bozukluğu Nedir? Kaygı Bozukluğu Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri- Vitafenix
Tüm siparişlerinizde kargo ücretsizdir
Sepetim
Sepetinizde ürün bulunmamaktadır
Ara Toplam :
KDV (%1) :
Iskonto :
Kargo :
Toplam :
Sepet
Kaygı Bozukluğu Nedir? Kaygı Bozukluğu Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri- Vitafenix

21.07.2023


Kaygı Bozukluğu Nedir? Kaygı Bozukluğu Belirtileri

Karanlık bir bulut gibi hayatımızın üzerine çöken, nefes almayı zorlaştıran bir gölge olarak varlığını sürdüren kaygı bozukluğu, günümüz toplumunun sinsi bir tehdidi haline gelmiştir. İçimize yerleşen endişe ve korkuyla birlikte, hayatımızı yöneten belirsizlik ve baskıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Kaygı, hiç beklemediğimiz bir anda hayatımıza ansızın dalarak kalbimizi hızlandırırken, düşüncelerimizi karmaşık bir örümcek ağına hapsetmektedir. Ancak, kaygı bozukluğu aşılamayacak bir problem değildir. İlaç tedavisi ve psikoterapinin yanı sıra çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri ile problemi kontrol altına almak veya ortadan kaldırmak mümkündür.

Kaygı Bozukluğu Nedir?

Kaygı bozukluğu, aşırı ve sürekli bir kaygı veya endişe durumuyla karakterize edilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Bu bozukluk, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen yoğun kaygı semptomlarına yol açar. Bu bozukluğu yaşayan bireyler genellikle gerçekçi olmayan veya orantısız kaygı düzeylerine sahiptir.

Kişinin yaşam standartlarını düşüren ve çoğu zaman hayattan keyif almamasına yol açan kaygı bozukluğunun alt türleri bulunmaktadır. Bunlar arasında genel kaygı bozukluğu (GKB), panik bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve sosyal kaygı bozukluğu yer alır. Her bir alt tip, farklı semptomlar, tetikleyiciler ve etkilerle karakterizedir.

Sosyal Kaygı Bozukluğu

Sosyal kaygı bozukluğu, sosyal etkileşimlerde aşırı ve sürekli bir kaygı veya endişe durumuyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu bozukluk, kişinin sosyal durumlarda utanma, aşağılanma veya olumsuz değerlendirilme korkusuyla yoğun bir şekilde karşılaşmasıyla belirgin hale gelir. Bu problemi yaşayan kişiler, genellikle başkalarının önünde konuşma yapmak, topluluk içinde bulunmak, performans sergilemek, sosyal etkinliklere katılmak gibi sosyal durumlardan kaçınma veya bunları yaşarken aşırı kaygı yaşama eğilimindedirler.

Belirtileri şu şekildedir:

·        Sosyal durumlarda yoğun kaygı ve endişe hissi,

·        Başkalarının önünde konuşma yaparken terleme, titreme, kızarma gibi fiziksel belirtilerin ortaya çıkması,

·        Eleştirilmek, alay edilmek veya rezil olmak korkusuyla sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınma,

·        Sosyal durumlar öncesinde uzun süreli kaygı ve ruminasyon (sürekli düşünme ve endişe),

·        Sosyal durumların yaşandığı anılarla ilgili travmatik hatıraların olması,

·        Sosyal durumların yaşandığı anlarda panik ataklar geçirme veya panik benzeri semptomlar yaşama.

Kaygı Bozukluğu Belirtileri

Anksiyete bozukluğu olarak da adlandırılan kaygı bozukluğu; aşırı korku, endişe, endişe ve sinirlilik ile karakterize edilen bir grup zihinsel sağlık durumudur. Bu bozukluklar, bir kişinin duyguları nasıl işlediğini ve davrandığını değiştirerek fiziksel semptomlara da neden olur.

Belirtiler kişiden kişiye değişebilir ancak bazı yaygın belirtiler şunlardır:

·        Sürekli endişe ve kaygı hissi,

·        Huzursuz, yaralı veya gergin hissetmek,

·        Kolayca yorulmak,

·        Konsantre olmakta güçlük çekmek,

·        Sinirli olmak,

·        Baş ağrıları, kas ağrıları, karın ağrıları veya açıklanamayan ağrıların olması,

·        Endişeyi kontrol etmede zorluk,

·        Uykuya dalma veya uykuyu sürdürmede zorluk gibi uyku sorunları yaşama,

·        Gastrointestinal (GI) problemler yaşamak,

·        Kaygıyı tetikleyen şeylerden kaçınma dürtüsüne sahip olmak,

·        Topluluk içinde bulunmaktan veya sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınma eğilimi.

Kaygı Bozukluğu Neden Olur?

Bu bozukluk, birçok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilir. Bunlar arasında genetik yatkınlık, çevresel etmenler, kişilik özellikleri, beyin kimyasındaki dengesizlikler ve stresli yaşam olayları gibi faktörler önemli rol oynar. Kaygı bozukluğu nedenleri ana hatları ile şu şekildedir:

·        Aile üyelerinde kaygı bozukluğu olan kişilerde, bu bozukluğun gelişme olasılığı daha yüksek olabilir. Belirli genlerin bu problemle ilişkili olduğu düşünülmektedir.

·        Çocuklukta veya yetişkinlikte yaşanan çevresel stres faktörleri, travmatik olaylar, aile içi problemler, kaygıya neden olabilecek zorlu yaşam koşulları, istismar veya ihmal gibi faktörler,

·        Mükemmeliyetçilik, düşük özgüven, içe dönüklük, çekingenlik gibi kişilik özelliklerine sahip olmak,

·        Beyindeki kimyasal maddelerin (noradrenalin, serotonin, gamma-aminobütirik asit vb.) dengesizlikleri,

·        İş kaybı, boşanma, ilişki sorunları, ciddi hastalık veya kazalar gibi stresli yaşam olayları.

Kaygı Bozukluğu Nasıl Geçer?

Kaygı bozukluğu, kişinin hayatını etkileyen, fiziksel ve psikolojik belirtiler yaşamasına yol açan ciddi bir rahatsızlıktır. Bu bozukluğun tamamen ortadan kaldırılabilmesi veya kontrol altına alınabilmesi mümkündür. Ancak tedavi öncesinde kişinin fiziksel ve psikolojik tetkiklerden geçmesi, ardından bireysel ihtiyaçlara bağlı olarak yöntemlerin belirlenmesi gerekmektedir.

Yaygın kullanılan yöntemler şu şekildedir:

·        İlaçlar: Antidepresanlar ve anti-anksiyete ilaçları, bu süreçte etkili sonuçlar verebilmektedir. Bununla birlikte, bu ilaçların yan etkileri olabileceğini unutmamak önemlidir. Bu nedenle ilaçlar mutlaka uzman doktorun reçetesi ile kullanılmalı ve belirtilen uyarılara dikkat edilmelidir.

·        Psikoterapi: Terapi, kaygınızın kökenini anlamanıza ve bununla başa çıkmak için başa çıkma mekanizmaları geliştirmenize yardımcı olabilir. Bilişsel-davranışçı terapi, maruz bırakma terapisi ve farkındalık temelli stres azaltma da dahil olmak üzere kaygı bozuklukları için yardımcı olabilecek birçok farklı terapi türü vardır.

·        Yaşam tarzı değişiklikleri: Yeterince uyumak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve kafein ve alkolden kaçınmak gibi kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilecek bir dizi yaşam tarzı değişikliği vardır.

·        Solunum ve gevşeme teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşetme egzersizleri, meditasyon, yoga gibi teknikler kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu yöntemler, beden ve zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirerek rahatlama sağlar.

·        Destek grupları ve sosyal destek: Kaygı bozukluğuyla başa çıkmak için destek gruplarına katılmak veya terapiye ek olarak sosyal destek aramak faydalı olabilir. Diğer insanlarla deneyimleri paylaşmak ve destek almak, kaygıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.




 

Kaygı Bozukluğuna Ne İyi Gelir?

Kişinin yaşadığı kaygı problemi ciddi boyutlara ulaşarak hayatını olumsuz etkiliyor ise psikoterapi ve ilaç tedavisinden yararlanılarak semptomların hafifletilmesi ve kontrol altına alınması hedeflenmektedir. Bunlara ek olarak yapılabilecek bazı uygulamalar ile kaygı azaltılabilir, kontrol altına alınabilir:

·        Solunum ve gevşeme teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşetme egzersizleri, meditasyon, yoga gibi teknikler, kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu teknikler, stresi azaltır, vücut ve zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirir ve sakinlik hissi sağlar.

·        Düzenli fiziksel aktivite: Egzersiz, endorfinlerin salınmasını teşvik ederek ruh halini iyileştirir ve stresi azaltır. Yürüyüş, koşu, yoga, dans gibi aktiviteler, kaygıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.

·        Stres yönetimi: Stresi azaltmak için günlük rutinlere zaman ayırmak, dinlenmek, hobilerle meşgul olmak, destekleyici ilişkiler kurmak önemlidir. Stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve uygulamak, kaygıyı kontrol altına almada yardımcı olabilir.

·        Sosyal destek: Aile, arkadaşlar veya destek gruplarından sosyal destek almak kaygıyı hafifletmede yardımcı olabilir. Destekleyici bir çevrede bulunmak, duygusal destek ve paylaşım sağlayabilir.

Kaygı Bozukluğuna İyi Gelen Bitkiler

Bitkiler, bu bozukluğun şiddetini ve belirtilerini hafifletmek için doğal bir destek sağlayabilmektedir. Kaygı bozukluğuna iyi gelen bitkileri şu şekilde sıralayabiliriz:

·        Lavanta

·        Adaçayı

·        Nane

·        Pasiflora (Çarkıfelek çiçeği)

Yetişkinlerde Kaygı Bozukluğu

Yetişkinlerde kaygı bozukluğu yaşanmasının birçok nedeni vardır ve genellikle birden fazla faktör bir araya gelerek kaygıyı tetikleyebilir. İş hayatı, günlük yaşamın önemli bir parçasıdır ve birçok insan için stres kaynağı olabilir. İş stresi, sürekli yoğun çalışma temposu, iş yükü, rekabet, işsizlik endişesi, işyerindeki ilişkiler, terfi beklentileri ve iş performansıyla ilgili baskı gibi unsurlar, kaygı bozukluğunun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Maddi kayıplar, geleceğe karşı endişe, evlilik problemleri gibi etmenler de yetişkinlerin ciddi kaygı problemleri yaşamalarına yol açabilir.

Çocuklarda Kaygı Bozukluğu

Her çocuk farklıdır ve kaygı bozukluğu geliştirme riski, çocuğun genetik yatkınlığı, kişilik özellikleri, çevresel etkiler ve yaşadığı deneyimler gibi birçok etkenden etkilenebilir. Ancak çocuklar, yaşadıkları durumu net olarak ifade edemezler. Bu nedenle ebeveynlerin kaygı bozukluğu hakkında bilgi sahibi olması ve çocuklarını gözlemleyerek belirtilerin yaşanıp yaşanmadığını gözlemlemesi son derece önemlidir.

Çocukların yaşadığı kaygı problemlerinin nedenleri şu şekildedir:

·        Genetik Yatkınlık: Aile üyelerinde anksiyete bozukluğu öyküsü olan çocuklar, genetik faktörler nedeniyle daha yüksek bir risk altındadır. Genetik geçiş, çocuğun beyin kimyası ve reaksiyonlarının kaygıya daha yatkın olmasına yol açabilir.

·        Çevresel Stres Faktörleri: Aile içindeki çatışmalar, ebeveynlerin ayrılması, taşınma, okul değişiklikleri gibi yaşam olayları çocuğun kaygı düzeyini artırabilir.

·        Ebeveyn Tutumları: Aşırı koruyucu veya aşırı eleştirel bir ebeveynlik tarzı, çocuğun güvensizlik duyguları geliştirmesine ve kaygıya yatkın hale gelmesine neden olabilir.

·        Travmatik Deneyimler: Çocuklukta yaşanan travmatik olaylar, ciddi bir stres kaynağı olabilir ve kaygı bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir. Örneğin, doğal afetler, ciddi kazalar, istismar veya ihmal gibi travmatik deneyimler çocuğun kaygı düzeyini artırabilir.

·        Sosyal Faktörler: Çocukların okulda, arkadaş gruplarında veya toplumda yaşadıkları sosyal zorluklar, kabul edilmeme veya dışlanma hissi gibi faktörler bu bozukluğa yol açabilir. Sosyal kaygı bozukluğu, çocukların sosyal etkileşimlerde zorlanmasına ve endişe duymasına neden olabilir.

Belirtiler, çocukların yaşlarına ve kişisel özelliklerine bağlı olarak farklılık gösterirken genellikle şu şekildedir:

·        Baş ağrısı, mide ağrısı, bulantı, kusma, iştah değişiklikleri, kas gerginliği, titreme ve terleme gibi somatik belirtiler,

·        Sürekli endişeli veya gerilimli bir ruh hali,

·        Hayvanlardan, karanlıktan, yükseklikten, belirli nesnelerden veya durumlardan aşırı korkma gibi fobik tepkiler,

·        Uykuya dalma zorluğu, kabuslar, sık sık uyanma veya gece terörü,

·        Yeni insanlarla tanışmaktan, grup önünde konuşma yapmaktan veya sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınmak,

·        Performans kaygısı

·        Okulda, evde veya diğer aktivitelerde odaklanma güçlüğü.